english translation and scans : differentclouds
Sayfa 1
Namie: “…Farkettin mi?”
Seiji: “Fark etmemek mümkün mü ablacığım? Şu takipçi kız kendini saklamaya uğraşmıyor bile. Neden takip ettiğini bile bilmiyordur herhalde.”
Namie: “---Onunla uğraşayım ister misin?”
Seiji: “Yapma abla, insanları öldürmek kötü bir şey. Lütfen gurur duyabileceğin daha saygın bir hayat yaşa.”
Namie: “Ah…Ama beni en çok gururlandıran şey…”
Seiji: “Eğer bunun ben olduğumu söylersen, cidden kaçacağım.”
Namie: “…Bazen bu kadar soğuk olabilmene bayılıyorum.”
Mika: (Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım? Seiji-san burada! Seiji-san’ı aramaya başlayalı daha yedi saat bile olmadı ve hemen karşılaşıverdik. İşte bu yüzden Seiji-san çok havalı! O benim kader aşkım! Yanında bir kadın var ama kıskanmayacağım fufu. Çünkü onun Seiji-san’ın ablası olduğunu biliyorum! Yagiri Parametik’de önemli bir pozisyona sahip olan Namie-san o. Hala bekar ve vücut ölçüleri de ---[o kısmı geçer]--- Seiji-san’ın ailesi hakkında her şeyi biliyorum. Elimden geldiğince Seiji-san hakkında bilgi topladım ama hala yeterli değil. Çünkü Seiji-san beni tanımıyor. Bu yüzden, bu yüzden ona kendim hakkında bir sürü, bir sürü, bir sürü şey söyleyeceğim, Seiji-san’dan ne kadar hoşlandığımı, onu ne kadar mutlu edebileceğimi, Seiji-san’ı ne kadar, Seiji-san, Seiji-san, Seiji-san, Seiji-san---)
Simon: “Genç bayan neden kaçıyorsunuz? // Birazcık bile yeseniz sağlığınıza fayda eder… // Diyetinizi mi dert ediyorsunuz? // Bir kerecikten bir şey çıkmaz. // Hey, genç bayan. // İlk gelişinizde indirim alacaksınız. // Ah, bayım ne düşünüyorsunuz? // Ucuz, lezzetli, ilk kez gelen müşterilere içki indirimli. // Sushi iyi, Sushi iyidir, zayıflatır. // Çok yemezseniz sağlığınıza faydalıdır. // Sağlıklı Sushi, Sushi yeyin. // Bizim Sushi’miz Japonya’nın en iyisidir…”
Kida: “Oh, bu Siyah Motorsikletli.”
Anri: “Ah…”
Mikado: “-------!”
Kida: “Siyah Motorsikletli’yi kim görürse şans onun yanında olurmuş. Ben öyle düşünüyorum yani. Pekala, haydi şansın boşa gitmesine izin vermeyelim de online buluşma sitelerinden birine gitsin.”
Anri: “Bu biraz…korkunç değil mi?”
Kida: “Korkunç mu? Online buluşma siteleri mi? Fufu, yoksa sürekli tehlikeli köprülerden geçtiği için, yaşam tarzımı mı korkunç buluyorsun? Ve bu tehlike kokusu Anri’yi bana aşık edece-”
Anri: “Şu motorsiklet…nedense gerçekmiş gibi görünmüyor…”
Mikado: “Evet, ne demek istediğini anlıyorum. Sanki bu dünyaya ait değilmiş gibi.”
Kida: “…Beni görmezden mi geliyorsunuz?”
Mikado: “Bu ürkütücü. Ama bu yüzden kesinlikle havalı olduğunu düşünüyorum. Keşke onun gibi bir yaratığa dönüşebilsem---”
Anri: “Eh?”
Mikado: “Hayır, yok bir şey.”
Celty: […………….]
Mikado: (Ah, o yaratığın aklında ne varsa bizi aşar değil mi? Hayal bile edemeyeceğim bir şey olmalı değil mi?)
Sayfa 2
Celty: (Kahretsin… Bugünkü “Dünyanın Harikalarını
Keşfederken” programını kaydetmeyi unuttum. Hemen şimdi dönsem yetişebilir
miyim ki acaba?...Acele etmem lazım.)
Celty: (Yine de--- Şehir bugün her zamanki gibi huzur dolu.)
Celty: (Kendimi en rahat evde hissediyorum, hiçbir garip şey
olmadan. Az önce yanlarından geçtiğim öğrencileri cidden kıskanıyorum.)
Karisawa: “Oh tanrım, Izaya ve Shizuo yine dövüşüyorlar.”
Kadota: “Hep böyleler zaten, değil mi Yumasaki?”
Yumasaki: “Waah, bu Siyah Motorsikletli. Sürüşü çok havalı.
Bu gerçek olamaz. Bir CG’si olmalı. Ya da bir hayaleti ya da onun gibi bir
şeyler.”
Kadota: “Dinlemiyorsun değil mi?“
Yumasaki: “Aah, eğer bir hayalet görecek olsam tatlı bir kız
olmasını isterdim biliyor musun. Korkunç bir ruh ya da dünyaya takılıp kalmış
bir ruh olması umrumda olmazdı.”
Karisawa: “Astral? Astral? Dengeki? Dengeki Bunko?”
Kadota: “Oi… Ah, bu çocuklar umutsuz vaka… Yine kendi
dünyalarında kayboldular.”
Karisawa: “Ah, hazır konusu açılmışken, Dotachin, biliyor
muydun? Dengeki Bunko kitaplarındaki kapakları çıkardığında arka tarafında,
aşağıda, sayılar yazıldığını görüyorsun. Bu numaraların anlamı ne?”
Kadota: “Sanki çok umrumda ya… Hey, işte başlıyorlar.”
Izaya: “Shizu-chan yalvarırım…”
Shizuo: “…”
Izaya: “Bıçağımı karnına sapladım, en azından acı çekiyormuş
gibi görünemez misin?”
Shizuo: “…”
Izaya: “Aslında iç organlarını yarmak istemiştim, bu yüzden
çok sert sapladım Shizu-chan. Neden bıçak beş milimetreden derine giremiyor?
Karın kasların neyden yapılmış senin?”
Shizuo: “…”
Izaya: “Şu tek elinle tuttuğun kafe tabelası var ya, kaç kilo
çekiyor haberin var mı? İkimiz de koskoca adamlarız artık, bu yüzden ortak
hislerin sınırları içerisinde hareket etmeye çalış olur mu?”
Shizuo: “Ortak hislerden bahsetmişken, sana bununla vurursam
ölürsün değil mi? --- O zaman, öl.“
Izaya: (Ah, eğer şimdi kaçarsam her şeyi batırırım… Cidden
onunla başa çıkamıyorum. Bir sonraki hareketini de tahmin edemiyorum. Benimle
dövüşürken aklından neler geçiyor?)
Shizuo: (Öldür, öldür, öldür, öldür, öldür, yık onu, parçala
onu, tekmele onu, doğra onu, pişir onu, yak onu, bıçakla onu, yumrukla onu,
katlet onu, çarp onu, öğüt onu, binlerce parçaya kes onu, canlıyken öldür onu,
hayır tamamen, kesinlikle, acı çekerek öldür onu, tamamen öldür onu, öldür,
öldür, öldür, öldür, öldür, öldür…)
Shinra: (Aah--- Karışmaya başlıyor.)
Shinra: (Şehir bugün de yine karışmaya başlıyor.)
Shinra: (Bu çok hoş bir his değil mi--- / Aah, daha da
karışmayacak değil mi? / O kadar karışacak ki dünyanın yüzeyi ve içi, gün ve
gece, gerçek ve hayal---)
Shinra: (Ve sonra benim ve onun (Celty) varlığı, her şey
birbirine karışacak… Bir daha asla ayrılamayacak…)
0 comments:
Yorum Gönder