2015/09/29

Durarara!! Light Novel Bölüm 2 : Yabancının Gözlerinden Başsız Sürücü (Kısım 2)

Bölüm 2 : Yabancının Gözlerinden Başsız Sürücü Kısım 2

İkisi dar bir yer altı geçidine girdiler ve asansöre doğru ilerlediler.

Mikado etrafına bakındı ve duvarın birinde üst üste asılmış dolusuyla poster gördü. Posterler takılardan filmlere bir çok eşyanın reklamını yapıyordu. Birkaç manganın bayan karakterlerinin posterleri bile vardı.

Asansörle yukarıya çıktıklarında etraf yine aynı yoğunluktaydı, yalnızca etraflarındaki manzara değişmişti.

Mekan bir önceki gibi kalabalıktı, yağmurluk giymiş birkaç kişi paketlerinin içinde minik kataloglar olan kuru mendiller dağıtıyorlardı. Bazıları yalnızca bayanlara veriliyordu ve bazıları ise kim gelirse ona. Erkekler için olanlarınsa değişik bir özelliği vardı (Mikado gibileri bunlardan alamazdı).

Çeşit çeşit insan vardı sokakta: çalışan kesim, part-time çalışan gençler, liseli kızlar ve turistler. Renk renk, çeşit çeşit insan bir araya toplanmıştı.

Öyle olsa bile insanlar tamamen birbirine karışmıyordu, aynı türden insanlar bir grup halinde hareket ediyordu sanki her grubun kendi bölgesi varmış gibi. Bazen bazı gruptakiler birilerini çağırmak için diğer grubun bölgesini ziyarete gidiyordu. Bu denli derin olmasına karşın insanlar yine de her zamanki gibi hayatlarına devam ediyordu.

Kida böyle şeylere alışıktı fakat bunlar Mikado için tamamıyla yeni bir tecrübeydi. Memleketindeki en büyük market alanında bile bu kadar insanı bir arada görmemişti. Yalnızca mangalarda ve internette gördüğü o dünya, şimdi tüm gerçekliğiyle gözlerinin önüne serilmişti.

Mikado bunun ne kadar gerçek dışı hissettirdiğini Kida'ya söylediğinde Kida güldü ve "Öyle mi? O zaman bir dahakine seni Shinjuku'ya ya da Shibuya'ya götüreyim. Harajuku da fena değil. Orada kesinlikle kültür şoku yaşayacaksın! Ya Akihabara? Oh, ama gerçek kalabalık görmek istiyorsan seni at yarışlarına götürürüm." dedi.

"Ben öyle yerlere gitmek istemiyorum."

Mikado Kida'nın önerisini reddetmek üzereydi ki ikili garip bir şekilde geniş bir yola ulaştılar. Arabalar çift taraflı yolun kenarlarına sonsuzmuşçasına dizilmişlerdi ve yolun tepesinden geçen büyük bir otoban vardı.

"Yukarıdaki yol başkentin otobanı. Ah sahi az önce geldiğimiz yol da 60-Storey Street oluyor. Sunshine Street var bir de ama Cinema Sunshine, 60-Storey Street'de. Sakın ola karıştırma. Hazır geçiyorken sana göstereyim..."

"Önemli değil, başka zaman da gidebiliriz."

Böyle söylemiş olsa da bu süre içerisinde geçen insanların en önemli noktayı -yani şehir manzarasını- görmezden geldiğini fark etmişti. Böyle devam ederse istasyondan Sunshine City'e kendi başına gitmek onun için büyük bir yarış olacaktı.

İki genç adam trafik lambasının yeşile dönmesini beklerlerken Masaomi geldikleri yola dönüp baktı ve kendi kendine mırıldandı: "Tanrıya şükür Shizuo'ya yahut Simon'a rastlamadık...  Yumasaki-san ve Karisawa-san da muhtemelen oyun merkezindelerdir."

"Onlar da kim?"

Masaomi'nin kendi kendine konuştuğu apaçık ortadaydı fakat Mikado isimleri duyar duymaz sormadan edememişti.

 "Ah! Hiç! Yumasaki-san ve Karisawa-san benim arkadaşlarım. Simon ve Shizuo da... ah... şey, sana şu bahsettiğim asla bulaşmaman gereken insanlardan. Genelde insanlar Heiwajima Shizuo'ya rastlamazlar ama olur da ona rastlarsan yapacağın tek şey oradan sıvışmak olsun."

Masaomi'nin söylediklerinden, "Shizuo"dan pek hoşlanmadığı düşüncesini çıkarmıştı Mikado. Masaomi'nin daha fazla anlatmaya niyeti olmadığını görünce daha fazla kurcalamamıştı fakat sormak istediği ve hatta soracağı bir şey daha vardı.

"Şu bulaşmamam gereken insanlar... hepsi kulağa sanki mangadan fırlamış gibi geliyor. Başka kimler var peki?"

Masum yüzlü genç adam bu soruyu sorduktan sonra Masaomi gökyüzüne baktı ve derin düşüncelerinin arasından sıyrılıp sonunda bağırdı: "Belki de ilk sırada ben varımdır!!" 

"...Üçün kare kökü."

"Kare kökü mü?! Ne demek kare kökü?! Kolay anlaşılabilecek cevaplar ver bari eksi yirmi gibi mesela! Bekle... Kare köklerini anlayamayan ilk okul öğrencileri bile benim şakalarımı anlayamaz falan mı demeye çalışıyorsun yoksa? Ne cürret! Konuşmamı daha yeni bitirmiştim ki gelmişsin bana çatıyorsun! Ne zamandan beri aramızdaki muhabbet bu kadar çürüdü? Yoksa serbest eğitimden dolayı mı bu? Bu yüzden böyle oldun değil mi?!"

"Yani eğitim sistemi gibi bir şeyin de çatlakları olabiliyormuş."

Tıpkı eski günlerdeki gibi Mikado, Masaomi'nin ezik şakalarına eşlik etti. Çok fazla saçmaladığını fark ettiğinden kendini toparladı ve Mikado'nun sorusuna doğru düzgün bir cevap vermeye hazırlandı.

"Hm... aslında burada çokça tehlikeli insan var. Bu holiganlar hakkında söylenecek pek bir şey yok ama karşılaşacağın en tehlikelileri bu bahsettiğim ikisi olacaktır. Oh bir de Orihara Izaya var tabii. O herif cidden çok tehlikeli. Bu yüzden ona da pek bulaşmamaya çalış. Zaten o da genelde Shinjuku'da falan takılıyor. O yüzden onunla karşılaşacağını sanmam."

"Orihara Izaya... ne garip bir isim."

"Konuşana bak." Masaomi kıkırdadı. Mikado da aksini iddia etmiyordu zaten.

Ryuugamine gibi bir soyadı ve Mikado gibi bir ismi olduğundan oldukça şaşalı görünüyordu. Ailesinin köklerinin asil olduğu söylense de annesi ve babası sıradan çalışan kesimdendi. Ne kadar miras bıraktıkları belli değildi ama öyle bir şey o olsaydı muhtemelen annesi ve babası Mikado'nun özel okulda okuma kararına bu kadar üzülmemiş olurlardı.

Belki de ailesi bu ismi ona ileride harika işler başaracağına inandıkları için koymuşlardı ama bu sadece ilk okulda bitmek bilmeyen bir utanca sebebiyet vermişti. Sınıf arkadaşları durmadan ismiyle dalga geçmişlerdi. Fakat sonradan hepsi alışmış ve kimse onunla alay edip onu dışlamamıştı.

Ama şu anki durum oldukça farklıydı. Memleketindeki orta okulda yalnızca tek bir sınıf vardı ve herkes birbirini iyi tanırdı. Şimdi ise bilmediği bu şehirde tamamen yabancı insanlarla tanışacaktı. İnsanlara isminin hakkını verebilen biri olduğunu nasıl kanıtlayacaktı?

-- Ah, bu imkansız...

Masaomi Mikado'nun kendisi hakkında duyduğu şüpheyi hissetmiş olmalıydı ki ona güvenini kazandırmaya çalıştı.

"Dediğim gibi... Fazla takılmana gerek yok. Belki biraz şaşalı ama güzel bir isim. Mikado yalnızca daha iyisini yapmalı ve kimseye ismini hak etmeyen biri olduğunu düşünmesine izin vermemeli. Sonrasında kimse bir şey söyleyemez zaten."

"...Ah, teşekkürler."

Daha sözünü bitirmemişti ki trafik lambası yeşile döndü. 

"Sahi, uzak durman gereken bir grup daha var... Dollars denen bir grup. Ne kadar az bulaşırsan o kadar iyi."

"...Dollars mı?"

"Evet, Wanderers'daki "Derers" gibi."

"Ne demek bu şimdi? Ne çeşit insanlar bunlar?"

Mikado şimdiye kadarki bütün konularda sessiz kalmıştı fakat bu sefer detayları istiyordu.

"Şey ah~ Çok emin değilim ama bir çok insanın onların normal olmadığı hakkında konuştuğunu duymuştum. Dedikodular onların da bir renk çetesi olduğunu söylüyor fakat hangi renk olduklarını kimse bilmiyor. Dediğim gibi, renk çetelerinin bir araya gelmesi zordur artık. Başlarında duran biri olmadığı için zamanla dağılmış da olabilirler."

"Ah..."

Mikado istediğini elde etmişti. Fakat bir nedenden dolayı aralarındaki hava giderek garipleşiyordu.

Sessizce yoldan karşıya geçtiler ve karşı caddedeki büyük binaya doğru yürüdüler. Büyük bina oldukça havalı görünüyordu ve içinde birkaç kaliteli spor araba sergileniyor, bu da binanın görünüşünü hoş bir biçimde tamamlıyordu.

Mikado binayı ve arabaları bir süre süzdü-- ardından garip bir ses duydu.

Sesi ilk duyuşunda kedi ciyaklaması yahut bir çeşit canavar zannetmişti. Ama daha dikkatli dinlendiğinde bu sesin şeritlerin oradaki geniş yoldan geldiği söylenebilirdi. Ses ikinci defa etrafta yankılandığında Mikado bu sesin bir araçtan geldiği kanısına vardı. Her ne kadar bir hayvanın çığlığını andırıyor olsa da yoldan geliyordu. Bu yüzden ya bir arabadan ya da bir kamyondan geliyor olmalıydı.

0 comments:

Yorum Gönder